Ne Anlatmış?

Kerem Cankoçak CERN'deki Higss Parçacığı deneylerine de katılmış, ülkemizin yetiştirdiği önemli bilim insanlarından biri. Kerem Cankoçak’ın, Bilim ve Gelecek Kitaplığı tarafından yayınlanan "50 Soruda Maddenin Evrimi" adlı kitapla ilk olarak yazarın da katılımcı olarak hazır bulunduğu Okan Bayüngen'in TV 100'deki Muhabbet Kralı programının YouTube’daki videosunda karşılaştım. Kerem Cankoçak “50 Soruda Maddenin Evrimi” adlı kitabında tıpkı programda anlattığı gibi benim gibi kuantum fiziği hakkında birşey bilmeyen birinin bile anlayacağı bir üslupla büyük patlamadan sonra maddenin nasıl evrimleştiğini, bu konuda yapılan deneyleri ve elde edilen sonuçları anlatmış. Yazar her ne kadar anlaşılır olmayı başarmış olsa da kitabın ilk 50 sayfasının benim için biraz zor geçtiğini söylemek isterim. Bunun muhtemel sebebi; bu ilk 50 sayfanın bolca tanımlama içermesidir ki sonraki bölümlerde anlaşılır olabilmek için bu tanımlamaları ilk başta yapmak gerekir. Kerem Ca...

George Orwell 1903 yılında, o zamanlar İngiliz İmparatorluğu'nun sömürgesi olan Hindistan'da dünyaya gelmiş. Bir dönem Burma'da polislik görevi yapan George Orwell bence 1984 adlı kitabında ortaya koyduğu distopyanın temellerini de o yıllarda atmış. Ancak 1948 yılında 1984 adlı romanını yayınlamadan önce yazarın başından onu bu romanı yazacak kadar olgunlaştıracak bir çok olay geçmiş. Önce İngilizce öğretmenliği yapmak için Paris'e gitmiş ancak ne yazık ki burada işler pek umduğu gibi gitmemiş ve meteliksiz kalmış. İngiltere'ye dönünce iki ayrı kitabı yayınlanmış. George Orwell yine aradığını bulamamış olacak ki 1933 yılında Franco'ya karşı durmak için İspanya iç savaşına katılmış. Gelelim George Orwell'in ölmeden iki yıl önce yayınladığı 1984 adlı kitabına. George Orwell, 1984 adlı kitabında okuyucuya aşık olmanın bile yasak olduğu bir distopya anlatmış. Big Brother adındaki bir liderin totaliter rejmi altında yaşayan Okyanusya vatandaşlarından Wins...

1960, Gaziantep doğumlu Ahmet Ümit, Türk polisiye edebiyatının popüler yazarlarından. İlk öyküsünü 1983 yılında yazan Ahmet Ümit'e bu popülariteyi kazandıran en büyük etken ise  yarattığı Başkomiser Nevzat karakteri. Daha önce NTV radyoda, radyo tiyatrosu formatında yayınlanan Başkomiser Nevzat karakterinin yakında Netflix yapımı bir dizi olarak yayınlanacağınıda yeni öğrenmiş bulunuyorum. Ahmet Ümit'in Başkomiser Nevzat ana karakteri üzerine yazdığı yedinci ve son kitabı Aşkımız Eski Bir Roman geçtiğmiz günlerde Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı. Kitabı okumaya karar vermemde okuyucu kitlesinin büyüklüğünün başlıca etken olduğunu söyleyebilirim.Açıkçası ben sosyal medyada takip etmekten yoruldum ancak Ahmet Ümit imza günlerinde okuyucularıyla buluşmaktan yorulmadı. Aşkımız Eski Bir Roman adlı kitabında yazar Ahmet Ümit okuyucuya Başkomiser Nevzat'ın yaşadığı üç farklı cinayet dosyasını anlatmış. Üç hikayeden oluşan kitap türü bakımından zaten sürük...

Sebahattin Ali, Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında (1907) dünyaya gelmiş. Öğretim hayatını tamamladıktan sonra bir süre Anadolu’da öğretmenlik yapan Sebahattin Ali daha sonra devlet tarafından Almanca öğrenmesi için Almanya’ya gönderilmiş. Sanırım 1943 yılında kaleme aldığı ve yazımıza konu olan Kürk Mantolu Madonna adlı kitabı yazma fikri buradaki deneyimleri neticesinde oluştu. Eğitimini tamamlayıp Türkiye’de Almanca öğretmeni olarak görev yapmaya başlamış. Ancak sol görüşlü fikirleri, Nazım Hikmet ile olan yakınlığı sonunda hapse atılmasına sebep olmuş. Politik görüşleri nedeniyle ülke yönetimi ile başı beladan kurtulmayan Sebahattin Ali buna rağmen yazdığı şiirler, hikayeler ve romanlar sayesinde Türk edebiyatının önemli hikaye ve şiir yazarları arasındaki yerini almış. Ancak Türkiye’deki baskıcı yönetim onu oldukça sıkmış olacak ki yurtdışına kaçmaya karar vermiş. 1948 yılında Bulgaristan’a kaçmaya çalışırken yanındaki rehberi tarafından “milliyetçi sebeplerle” vurularak ...

İlk defa bir Stefan Zweig kitabı okudum. Aslında ilk dikkatimi çeken çevrede kitap okuyanların elinde sıkça Stefan Zweig kitabı görmem oldu. Daha sonra ismini googleladığımda onun trajik hikayesini öğrendim. Stefan Zweig 1881 yılında Viyana’da dünyaya gelmiş. 2. Dünya Savaşında ülkesini terk edip sürgün hayatı yaşamaya başlamış. Bu sürgün onu 1942 yılında Brezilya’ya kadar götürmüş. Bu süreçte yaratıcılığından ödün vermeden kitap yazmaya devam etmiş. Avrupa’nın içinde bulunduğu kötü durum onu ve karısını intihara sürüklemiş. Brazilya'da bulundukları sırada aynı yatakta zehir içerek intihar etmişler. Bu trajik hikayeyi öğrenmemden sonra kitapçıda Can Yayınları tarafından basılmış, Bir Kalbin Çöküşü adlı kitabını gördüm. Bakmak için kitabı elime aldığımda dikkatimi ilk çeken çok ince olmasıydı. Kitabın sadece 56 sayfa olduğunu gördüm ve aklıma 56 sayfada ne anlatmış olabileceği sorusu geldi. Yazarı tanımaya başlamak için uygun bir kitap olacağına kanaat getirip sepete ekledi...

Bu kitap dokuz köyden kovulan bir yazar tarafından yazılmış. Papaz, gazeteci, hatip, yazar Grigory Petrov... Grigory Petrov 6 Şubat 1866 Rusya'nın Kingisepp kasabasında doğmuş. 20. yüzyılın başlarına geldiğimizde ise Rusya'nın en tanınmış papazı ve halk ozanı haline gelmiş. Grigory Petrov kilise ile uyuşmayan düşünceleri sebebiyle önce mesleğinden sonra da aforoz edilip dininden kovulmuş.En sonunda da ülkesi Rusya'dan kovulmuş ve hayatının son dönemlerini Yuguslavya, Bulgaristan gibi çeşitli ülkelerde geçirmiş.Rus edebiyatına önemli eserler kazandıran Grigory Petrov bir devrim kaçkını olarak  sürgün edilip kitapları Rusya'da yasaklanmış. Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli kitabını ise Finlandiya seyahati sırasında buranın eğitim sistemi ile toplumu nasıl refaha ulaştırdıklarına şahit olmuş ve Finlandiya halkının ve ve yöneticilerinin bu başarısını kaleme almaya karar vermiş. Grigory Petrov zaman zaman ülkesi Rusya ile de karşılaştırarak bu iki kuzeyli ülkenin ha...

Gerek televizyon kanallarının açık oturum programlarındaki hararetli tartışmalarla gerekse Hürriyet gazetesindeki yazılarıyla popülerliği artan gazeteci-yazar İsmail Saymaz, Şehvetiye Tarikatı isimli kitabında Türkiye'de son yıllarda sık sık skandallarla gündeme gelen cemaat ve tarikatların iç yüzünü anlatmış. İsmail Saymaz, neredeyse son 20 yıldır muhafazakar bir hükümet tarafından yönetilen ülkemizde yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi sonrası iyiden iyiye kontrolden çıkan cemaat ve tarikatların artık din ve eğitim veren topluklar olmaktan ziyade şeyhlerinin CEO gibi çalışan, müritlerini de müşterileri gibi gören holdingler haline geldiğini söylüyor. Ayrıca İsmail Saymaz Şehvetiye Tarikatı kitabında cemaat ve tarikatların ekonomik durumlarının yanı sıra sosyal anlamda topluma verdikleri zararı da anlatmış. Mahkeme tutanakları, sanık ve mağdurların ifadeleri doğrultusunda anlatılanlar gerçekten okurken kanınızı donduracak cinsten. Dini sömürerek inançlı insanları kandıran saht...